İlk vampirin doğduğu söylenen kasaba: Mezarlık, efsaneler ve her evde sarımsaklı içecek

Romanya, Drakula'nın ülkesi olarak bilinse de, 300 yıl önce ilk vampirin Sırbistan'da görüldüğü söyleniyor. Kisiljevo kasabası, bu kan emici yaratıkların ve özellikle bu tür şeylerden etkilenen turistlerin doğum yeri unvanını geri almaya çalışıyor.

İlk vampir Petar Blagojevic'i bulmak için Sırbistan'ın başkenti Belgrad'ın yaklaşık 100 kilometre doğusunda, üç mısır tarlası ve bir göl arasında bulunan küçük bir mezarlığa gitmeniz gerekiyor.

Efsaneye göre, 1725 yazının başlarında köylüler, geceleyin dirilip masum insanları öldürdüğünden şüphelendikleri Peter Blagojevic'in cesedini burada bulmuşlar.

"Haziran veya Temmuz ayında bir gündü. Bir papaz çağırdılar ve mezarı açtılar," diye açıklıyor ailesi on bir nesildir Kisiljevo'da yaşayan Mirko Bogicevic.

" Tamamen sağlam bir vücut buldular. Kalbine alıç kazığı sapladıklarında ağzından ve kulaklarından taze kan akmaya başladı. Oradaki herkes bunun şaka olmadığını anladı," diyor kasabanın eski belediye başkanı ve Petar Blagojevic'in resmi olmayan biyografi yazarı.

"Muhtemelen vampir olma şansına—ya da şansızlığına—sahip sıradan bir adamdı. Onun hakkında bildiğimiz tek şey Kisiljevo'dan geldiği ve isminin 1700'lü yıllara ait kayıtlarda geçtiği," diye devam ediyor, 21 Temmuz 1725 tarihli Viyana mahkeme gazetesi Wienerisches Diarium'un bir kopyasını tutarak.

Bu makale Kisiljevo vampiri efsanesinin başlangıcını işaret ediyor.

Trinity College Dublin Avrupa Çalışmaları Merkezi Müdürü Clemens Ruthner, Avusturyalı doktor ve askerlerin anlattıklarına dayanarak, hikayenin büyük ihtimalle bir çeviri hatasından kaynaklandığını söylüyor.

"Eski bir Bulgarca kelime var, Upior, 'kötü insan' anlamına geliyor. Bence köylüler bunu fısıldayarak söylemişler ve doktorlar yanlış yorumlayarak raporlarına 'vampir' yazmışlar ," diye açıklıyor Ruthner.

Üç yüz yıl sonra, Sırbistan'ın ilk vampirin ortaya çıkışına tanık olduğunu kimse bilmiyor, ancak Kisiljevo'nun birkaç sakini bunu düzeltmeye kararlı. Blagojevic'in mezarını keşfedenler onlar, mezarın yeri unutulmuşluk ve batıl inançlar yüzünden gizli tutulmuştu.

Turizm Ofisi Müdürü Dajana Stojanovic, " Potansiyel çok büyük " diyor.

"Bölgemizle ilişkili birçok mit ve efsane var. Ve sadece Petar Blagojevic'in hikayesinden bahsetmiyorum, aynı zamanda Eflak büyüsünden de bahsediyorum. Her köyün kendine özgü gelenekleri var," diye ekliyor, bazen kara büyü olarak kabul edilen ve Romanya sınırındaki bu bölgede hala var olan ritüellere atıfta bulunarak.

" Açıklanamayan şeyler olduğunu düşünüyorum," diye katılıyor Mirko Bogicevic. "Ruhlarımız sadece içimizde değil. Ve eğer ölümden sonraki hayata, İsa'ya inanıyorsak, neden tüm bunlara inanmayalım?"

"Vampirlik, büyücülük gibi, açıklayamadığımız şeyleri açıklamak için çok yaygın bir modeldir. Özellikle salgın hastalıklar gibi kolektif fenomenler," diyor Ruthner, Blagojevic'e atfedilen ölümlerden 18. yüzyılın başlarında Sırbistan'da meydana gelen bir şarbon salgınının sorumlu olduğu teorisini aktararak.

" Vampirlik anlatısı büyülü bir düşüncedir . Bakteri gibi bilinmeyen bir neden varsaymak yerine, bir suçlu bulunur: kötü bir kişi ölür ve diğerlerini de kendisiyle birlikte mezara götürür," diye ekler.

Kisiljevo'da insanlar her ihtimale karşı, Sırp içkisi olan ve acı biber ve sarımsakla tatlandırılan Rakia şişelerini yanlarında bulundururlar. En meşhur vampir korkuluğu da budur .

Ognjen ZORIC ve Camille BOUISSOU / AFP